Balıkesir Sındırgı’da arka arkaya depremlerin yaşandığı şu günlerde 1957 yılında büyük bir deprem felaketi yaşayan Fethiye’de olası bir deprem riskini jeofizik yüksek mühendisi ve Fethiye ve çevresinde depremsellik ve zeminlerle ilgili araştırmalar yapan Dr. Engin Erçetin ile konuştuk. Erçetin, “Ortalama olarak istatistiki sismolojide incelediğimizde 100-120 senede bir büyük bir deprem Fethiye’yi vuruyor. Haliyle şu an 70 sene geçtiği gözümüzün önünde iken 30 sene sonra ciddi bir depremle karşı karşıya kalma riskimiz var.” dedi.
Fethiye’nin birinci derecede deprem bölgesinde olduğunu kaydeden Erçetin, “Girit, Fethiye, Burdur fay hatları birbiriyle ilişkili. Bu bölgelerde olacak depremler birbirini tetikleyecektir. Fethiye sürekli gerilim yaşayan bir bölgede. Türkiye’de Kuzey Anadolu fay hattında olduğu gibi Helen yayı da ve Ege bölgesindeki faylarımız da sürekli olarak bir gerilim yaşıyor. Fethiye çevresinde Seydikemer - Eşen yayının canlı olduğunu biliyoruz. Oranın deprem üretme kapasitesi 6.8 büyüklüğüne varacak bir kapasite var. Helen yayı da 7.2 – 7.3 büyüklüğünde deprem üretme kapasitesi var. Fethiye’mizin deprem gerçeği bunlar.” ifadelerinde bulundu.
“Cumhurbaşkanlığı Kayıtlarında Var”
Jeofizik Yüksek Mühendisi Dr. Engin Erçetin “Fethiye ve çevresinde depremsellik ve zeminler ile ilgili araştırmalar yapıyorum. Fethiye’de ortalama olarak 100-120 senede bir tekrarlayan büyük depremler periyodu var. Bundan yaklaşık 68-70 sene önce 1957 yılında büyük bir deprem yaşandı. Ondan önce 1850’li yıllarda büyük bir deprem yaşandı. Cumhurbaşkanlığı kayıtlarında bu var. O zaman ki dönemin gazetelerine baktığımız zaman Mendos’tan büyük kaya kütlelerinin koptuğu, Babadağı’nda yangınların çıktığı, volkanik aktivitelerin olduğu, yeraltı sularının yükseldiği gibi durumlar var. Ortalama olarak istatistiki sismolojide incelediğimizde 100-120 senede bir büyük bir deprem Fethiye’yi vuruyor. Haliyle şu an 70 sene geçtiği gözümüzün önünde iken 30 sene sonra ciddi bir depremle karşı karşıya kalma riskimiz var. Ancak 30 sene var diye çok rahat olmamamız gerekiyor çünkü bugünden hazırlık yapmaya başlarsak o güne ancak yetiştirebiliriz.” dedi.
“Helen Ve Ege Fayları Sürekli Gerilim Yaşıyor”
Erçetin, “Fethiye’nin çevrelerine baktığımız zaman Eşen fay hattı aktif bir fay hattıdır. Orası deprem üretme olasılığı yüksek faylarımızdan birisidir. Yine Fethiye çevresinden baktığımız zaman Helen yayında bulunur ve Helen yayının sürekli gergin bulunması ve sürekli olarak aktif halde bulunması Rodos’a doğru uzanan dalım yapması (Burdur’dan gelir bu dalım, Fethiye’den geçer ve Rodos’a doğru ilerler.), Fethiye sürekli bu hat üzerinden gerilim yaşayan bir bölgede. Yanı sıra gördük ki Türkiye’de Kuzey Anadolu fay hattında olduğu gibi Helen yayı da ve Ege bölgesinde ki faylarımız da sürekli olarak bir gerilim yaşıyor. Fethiye çevresinde Eşen yayının canlı olduğunu biliyoruz. Oranın deprem üretme kapasitesi 6.8 büyüklüğüne varacak bir kapasite var. Helen yayı da 7.2 – 7.3 büyüklüğünde deprem üretme kapasitesi var. Fethiye’mizin deprem gerçeği bunlar. Helen yayı üzerinde bulunan fay odacıkları var diyebiliriz. Birbirine bağlı fay hatları var. Bunların içerisinde Girit, Fethiye, Burdur birbiriyle ilişkili. Birbirinden beslenen ve birbirinden etkilenen bölgeler. Girit’te yaşanan depremin ardından hemen Fethiye etkilenecek değildir. Ancak orada yaşanan büyük depremler Fethiye’deki depremi tetikleyecek kadar yakınlıkta. Aynı kol içerisindeki farklı iskelet sistemleri diyebiliriz. Biri kırıldığı zaman diğerine yük binecektir. Biri haznesini boşalttığı zaman diğeri de rahatlayacaktır. Birbirinden beslenirler ama birinde oldu diye diğerinde de olacağı anlamına gelmez. Fakat tetikleme ihtimali her zaman vardır.” İfadelerinde bulundu.
“Envanter Listesi Çıkarılmalı”
Jeofizik Yüksek Mühendisi Dr. Engin Erçetin, Fethiye ve bölgemizde Marmara depreminden önce yapılan yapıların envanter listelerinin yapılması gerektiğini hatırlatarak, “Deprem gerçeğini bilmemiz gerekiyor. Bunun için3 disiplin gerekiyor; deprem, zemin ve yapı. Bu üçü birbirinden ayrı düşünülemez.” dedi.
Erçetin, “Yer Bilimleri’nde doktoramı bitirdikten sonra inşaat bölümünde öğrenciliğe başladım. Şunu fark ettim ki yapı bilen mühendislerimiz zemin bilmiyor, zemin bilen mühendislerimiz yapı bilmiyor. Bütünleşik bir şekilde incelemek gerekiyor. 3 disiplin gerekiyor; deprem, zemin ve yapı. Bu üçü birbirinden ayrı düşünülemez. Dolgu sahasındaki binalarımızın hepsi çok eski ve yapı denetimsiz zamanlardan yapılma binalar. Yanı sıra Seydikemer kırsalına baktığımız zaman pek çok kaçak yapı var. Bunların denetimsiz oluşu ve gerekli mühendislik hesaplarının yapılmamasından dolayı yıkılmaya sebep olacaklar. Fethiye bölgesinde ki en sağlam zemine en kötü binayı yaparsanız yıkılır. En kötü zemine en sağlam binayı yaparsanız ve gerekli iyileştirmeleri yaparsanız bina sapasağlam kalır. O yüzden dolgu sahasının yapı stokunun çıkartılıp, envanter incelemeleri yapılıp, yıkılma analizleri yapılması gerekiyor. Köylerdeki metruk binaların tespitlerinin yapılıp kontrollü bir şekilde yıkımlarının yapılması gerekiyor. Kaldı ki Kahramanmaraş ve Balıkesir depreminde gördüğümüz üzere eski binalar yıkıldı. Bunların hepsinin envanter listesinin çıkartılıp, halkımızın uyarılması gerekiyor.” diye konuştu.