Seydikemerspor maçının ardından

Seydikemerspor maçının ardından

Şimdi bu maçı fazla uzatmadan iki bakış açısıyla değerlendireceğim. İlk önce bir Seydikemerli, Seydikemer'de yaşayan birisi olarak değerlendireyim.

Seydikemer'in ismini duyurmak için mücadele veriliyor. Milyonlarca liralık bir yatırım yapılıyor. Bölgede örneği olmayan şekilde Süper Lig'de, Birinci Lig'de oynamış futbolculardan takım kuruluyor. Ve buna belediye başkanı elini taşın altına koyarak yola çıkıyor.

Amaç, Seydikemer'in adını duyurmak, kırsalda kalmış bir ilçede spor bilincini ayağa kaldırmak. A takım başarılı bir şekilde ilerlerken, altyapıyı da unutulmuyor, orayı da ayağa kaldırmaya çalışılıyor. Seydikemer'in çocukları da spor yapsın diye uğraşılıyor.

Amatörde görmek zor olan futbolcuları ilçede oynatılıyor. Hedefini de Seydikemer'i profesyonele taşımak olarak görüyorsun.

Önder Akdenizli'yi bu mücadelesinden dolayı kutlarım. Belediye başkanlığı, belediye hizmeti sadece çöp toplamakla olmaz. Sosyal yönler çok önemli. 

Tabii ki hakemlerden ayrıcalık bekleyemezsin ama adalet beklersin. Hem de böyle bir takımın maçına gönderilecek hakemin daha üst düzey olmasını beklersin.

Ben oğlumla maça gittim, beş dakika durabildim. Nedenini ikinci bölümde açıklayacağım.

Gittiğimde ortam çok güzeldi. İnsanlar çay termosuyla gelmiş, piknik yapıyor, hem de maç izliyor. Eşleriyle gelmiş, sandalyelerini açmışlar, aile boyu maç keyfi yapılıyor. Milas'tan taraftarlar gelmiş, hiçbir sıkıntı yok. Neredeyse Seydikemerli taraftarlar etrafını çevirmiş, hep beraber maç izleniyor. Ortam çok güzel.


Zaten istenen ortam da, Seydikemer'de yaşatılmak istenen de bu.

İlk gördüğümde çok mutlu oldum. Hatta Milas taraftarının hemen önünde kısa bir süre maç izledim. Hiçbir sıkıntı yoktu. Olması gereken de buydu.

Maçı fazla izlemediğim için hakem için yorum yapamayacağım.

Maç sonu olaylara gelince, sonuç itibariyle hakeme bu kadar tepki yaşanan olaylar, ismi Seydikemer olan bir takımın hakkının gasp edildiği düşünüldüğü için çıktı.

Kimse kendisini düşünereki kendi adına menfaat gözeterek tepki göstermedi. Milyonlarca yatırım yapılmış, sporda örnek bir ilçe olma mücadelesinin önüne geçildiği için, "Seydikemer" adının hakkının yendiği düşünüldüğü için gerçekleşti. 


Şimdi gazeteci gözüyle yazıyorum.


Maçta oğlumla beş dakika durabildim, çünkü ilk gittiğimde gördüğüm muhteşem ortam, Seydikemerspor tribünlerine gittiğimde yaklaştığım da değişti. İnanılmaz derecede tepki vardı.

10 yaşındaki oğlum "Baba, gidelim, ben bir daha maça gelmem." dedi. "Ne oldu?" dedim. Futbolu çok seven oğlum "sevmedim" dedi.

İlk önce bu kadar Seydikemer'den aile ile gelmiş, çay termosuyla piknik yapan aileler, kadınlar olduğu yerde bu kadarı hoş değil. Stattan ayrıldık. Belki kalecinin kırmızı kart görmesi tribünleri alevlendirdi, bilemiyorum.
Yine gazeteci gözüyle diyorum. Hakemi görmedim, yorum yapamıyorum. Fakat Süper Lig'de, Birinci Lig'de top koşturan bir takımın maçına hakem gönderirken, biraz daha özenli olmak lazım.

Ayrıca bu takım kendine bir hedef koymuş, profesyonel lige çıkmak istiyor. Dediğim gibi ayrıcalık değil, ama daha fazla özen, daha fazla adalet ortamı isteme hakkı bulunuyor. Profesyonele çıkarsa Muğla'yı temsil edecek. Bu yapılanmayı Muğla'da başka yapabilen, bu yola baş koymuş bir takım var ise ona da saygımız var.  

Bu kadar tepki varsa, bu hedeflerin önünün kesildiği için çıktığı aşikâr. Fakat ilk hakkı yenilen kulüp de Seydikemerspor değil.

Sakin olacağız.

Bugün Seydikemerspor'da Süper Lig'de, Birinci Lig'de top koşturmuş oyuncular ve profesyonel bir teknik direktör var ise bunlar, hakemi de, rakibi de yenmesini bilecek. 

Yeri gelecek dokuz kişi kalacak, maçı almasını bilecek. Biraz daha özverili olacaklar. Bu takım normal bir takım olarak kurulmadı. Üstüne oyunlar oynansa bile, hepsini geçmesini bilecek bir ekip olarak kuruldu.

Galatasaray başkanı ne diyor? "Oyuncularıma sesleniyorum, hakemi de, TFF'yi de yenmek zorundayız." diyor.

Siz yıllarca profesyonel futbol oynadınız, yaş itibariyle çok koşmasanız bile bu işin tekniğini, taktiğini rakiplerinizden çok daha iyi biliyorsunuz.
Maç sonundaki olaylar da  takım kaptanı Murat Türkan'ı ve Seydikemerli esnaf Şaban Karaşal'ı kutlarım. Hakemleri kollamaya, insanları sakinleştirmeye çalıştıkları görülüyor.

Ayrıca bir gazeteci arkadaşın darp iddiası var. Eğer gerçekten iddia edildiği gibi, gazeteci olarak çekim yaptığı için, o anı görüntülediği için darp edildiyse, bunu bir gazeteci gözüyle kabul etmek mümkün değil. 

Bir taraf "Başkan beni darp etti." diyor, diğer taraftan başkan "Ben darp etmedim." diyor. Sonuç itibariyle adli bir olaya dönüşmüş. Yargı kararını verecektir. 

Spor kenti olsun, Seydikemer sporla da anılsın, bölgede örneği olmadığı şekilde futbolcuları bu ilçede izlesin düşüncesiyle çıkılmış bir yolda, ilçenin hakkı yendiği gerekçesiyle öfke patlaması yaşandığı görülüyor.

Bu olayların yaşanmasını kimse istemez.

Dursun Özbek'in dediği gibi bu takım yeri geldiğinde "Hakemi de, federasyonu da yenmesini bilmeli." Aziz Yıldırım'ın "Biz maçın sadece sahada kazanılmayacağını öğrendik." Cümlesi de unutulmamalı.

Maçın ardından Seydikemerspor'un sosyal medya paylaşımları oldu. Hakeme isyan ettiler.

Çıkmış birkaç Muğla'da amatör maç yöneten hakem de cevap veriyor. Hem de öyle veya böyle değil. “Seydikemerspor tarihten silinmeliymiş” falan filan.

Kardeşim, profesyonel liglerde yeri geliyor, neredeyse hakeme düdük astırılıyor, FB, GS gibi milyonlarca takipçisi olan sosyal medya hesaplarından hakemler bombalanıyor. Hakem sahanın ortasında canlı yayında, binlerce taraftarın önünde, yüzlerce fotoğraf makinesi ve kameranın önünde yerde tekmeleniyor. Çıkıp açıklama mı yapıyorlar? Paylaşımların altına bir tane hakem yorum mu yazıyorlar?
Siz hakemseniz, siz de yazmayacaksınız.

Sizin üstünüz var ise, bağlı olduğunuz bir yer var ise bilgi verirsiniz, rapor verirsiniz. Yapacağınız bu olur. Size mi düştü, "Seydikemerspor köy takımıymış, silinmeliymiş."

Bence bu hakemlere bir daha maç verilmemeli. Seydikemerspor ayarında bir takımın maçına da daha özenli hakemler gönderilmeli...