Kültür

Tarihi Yörük Yaşantısını Yansıtan Özel Müzeye Büyük Rağbet

Çalış Plajı’ndaki Yörük Müzesi’ni yılda 100 bin kişi ziyaret ediyor. Fethiye’nin Çalış Plajı’ndaki kıl çadır içerisinde oluşturulan özel Yörük müzesi yerli ve yabancı tatilcilerden büyük rağbet görüyor.

Toroslar ve çevresindeki köylerde yaşayan Yörüklerin eski kültür objelerini içinde barındıran çadırda düvenden yaba ve dirgene; tarım aletlerinden çıkrık, kalbur, holus gibi ev eşyalarına; kazandan leğen, haranı, çanak, çömlek gibi mutfak gereçlerinden; eski orak ve elliklere; kilim, halı, heybe ve torbalara kadar 15-20 bin parça Yörük eşyası sergilenirken, Yörük ailelerinin yaşantıları da ayrıca canlandırılıyor.


Çancılıktan demirciliğe, semercilikten bakırcılığa, eski sanatkarların da çalışmalarının canlandırıldığı müze adeta göz kamaştırıyor.300 metrekarelik alanda kurulan kıl çadırdaki özel Yörük müzesi yerli ve yabancı tatilciler tarafından büyük ilgi görüyor. Ayrıca Otağ Bey çadırı da tatilciler tarafından ilgiyle karşılanırken, eski Türk unsurlarını yansıtıyor. Fethiye’nin Çalış Plajı’ndaki Kerimoğlu İsmail Uzunoğlu Özel Yörük Müzesi’ni çoğunluğu yerli ve yabancı turist olmak üzere hemen her yıl 100 binin üzerinde tatilci ziyaret ediyor. Müze yanındaki işletmede ise köy kahvaltısının yanı sıra saç böreğinden yayık ayranına gıda hizmeti sunulurken, zaman zaman türkülü eğlenceler de düzenleniyor.

Özel Yörük Müzesi’nin sahibi İsmail Uzunoğlu, Seydikemer Yörük Türkmen Derneği başkanlığının yanı sıra Türkiye'de ilk kurulan Toroslar Yörük Türkmen Federasyonu'nun Genel Başkanı, Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği ve Türk Boyları Konfederasyonu gibi platformlarda da genel başkan yardımcılığı görevlerini sürdürüyor.

“38 Yıl Önce Kuruldu”

Yörük müzesini yaklaşık 38 yıl önce küçük bir şekilde kurduğunu ifade eden turizmci İsmail Uzunoğlu, “Bizim bu hikayemiz 1987 yılında Ölüdeniz yolu üzerinde kurduğumuz çadırlarla başladı. Daha sonra üç yıl boyunca Fethiye şehir merkezinde, meşhur Köfteci İmadettin’in sokağında devam ettik. 1999 yılında ise burada, 40 yıllık birikimimizi ve topladığımız eserleri bir Yörük Köy Müzesi'ne dönüştürdük. Müzemizde, her ikisi de Yörük Beyi olan atalarım Güğ’lü Mehmet Efe ve Kerimoğlu Efe'nin yaşadığı yurtları ve Toroslar'ın ünlü geçidi Güğbeli'ni minyatürlerle canlandırdık. Kısacası, 40 yıl boyunca topladığımız atalarımıza ait tüm malzemelerle bu müzeyi oluşturduk. Artık gelenlerin tam sayısını tutmasam da sayısız insan tarafından ziyaret ediliyoruz. Yıllık ziyaretçi sayımız 100 binin üzerindedir. Müzemizde ise envanterini çıkarsak 15-20 bin parçayı bulacak kadar eserimiz mevcut. Bunlar arasında düven, yaba, dirgen gibi tarım aletlerinden; çıkrık, kalbur, holus gibi ev eşyalarına; kazan, leğen, haran, çanak, çömlek gibi mutfak gereçlerinden; eski orak ve elliklere; kilim, halı, heybe ve torbalara kadar sayısız parça bulunmaktadır. Kısacası, ismini saymakla bitiremeyeceğimiz birçok ata yadigârı eserimiz var. “dedi.

“Yörük Türkmen Kültürünü Başlatanlardanız”

Yörük Türkmen kültürünün en önemli özelliği olan kıl çadırda kendisinin de çocukluğunda yaşadığını halen de bu kültürü yaşatmak için büyük çaba gösterdiğini anlatan İsmail Uzunoğlu, “Bu alacık çadırın, kıl çadırın içinde bizzat yaşadım. Bizler, bu Yörük Türkmen kültür hareketini ilk başlatanlardan sayılırız. 80'li yıllarda bazıları "Yörüklük kabadır, çobanlıktır," diyerek bizi gerici görebiliyordu. Oysa biz, bu kültürün köklerinin Türkistan bozkırlarına, Altaylar'a, Tanrı Dağları'na dayandığını ve atalarımızın birer kültür elçisi olduğunu biliyorduk. Amacımız; ata çalgıları, giyim kuşamı, dokumaları ve çadırlarıyla bu yaşantının bir kültür olduğunu anlatmaktı. "Yörüklük" kelimesinin "yürümek"ten gelir. Yörüklüğün Türk'ün özü olduğunu gelecek nesillere aktarmak için yola çıktık. Zamanla bu çabalarımız kurumsallaştı; derneklerimiz, federasyonlarımız, konfederasyonumuz, vakıflarımız ve birliklerimiz kuruldu. Çok şükür, bugün Türkiye'nin dört bir yanında teşkilatlarımız var. Yegâne amacımız bu kadim örfü, âdeti ve kültürü yaşatarak gelecek nesillere aktarmaktır.” diye konuştu.

“Yurtlarımızın Kıymetini Bilelim”

Türkiye’nin her beldesinin eşsiz güzellikte olduğunu birbirimize sarılmamız gerektiğini ifade eden İsmail Uzunoğlu, “Bizim güzel Türkiye'miz, her iliyle, her beldesiyle eşsizdir. Yıllar boyunca bizi sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk diye ayırmaya çalıştılar. Oysa Türkiye Cumhuriyeti kimliğini taşıyan, dili, dini, ırkı ne olursa olsun hepimiz bu toprakların evlatlarıyız. Ecdadımız burada doğdu, torunlarımız burada yaşayacak. Biz, Kürdüyle, Türküyle, Çerkez’iyle, Ermenisiyle her zaman kenetlenmeyi ve kucaklaşmayı bildik. Benim çağrım şudur: Yurtlarımızın kıymetini bilelim, birbirimize sarılalım. Bu güzel coğrafyada daha da güçlenelim, üretelim ve çalışkan olalım. Amacımız kültüre hizmet etmektir ve çok şükür buna ulaştığımıza inanıyorum. Bugün Türkiye'nin her yerinde toylar, şölenler yapılıyor, insanlar kaynaşıyor ve bu Yörük kültürü dolu dolu yaşatılıyor. Biz de Türkiye'de ilk kurulanlardan olan bu müzemizle kültürü yaşatmaya çalışıyoruz.” dedi.

“Yeni Nesil Bu Eşyaları Tanımıyor”

Uzunoğlu, müzeye çok sayıda okuldan öğrenci ve öğretmenlerin ziyaret ettiğini bu ziyaretlerin kendisini oldukça sevindirdiğini belirterek, “Maalesef yeni nesil bu eşyaları tanımakta güçlük çekiyor. Hatta hiç tanımıyor.” dedi.

İsmail Uzunoğlu, “Maalesef yeni nesil bu eşyaları tanımakta güçlük çekiyor. Bu noktada, öğrencilerini buraya getiren değerli hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Onlara müzeyi gezdirip her bir parçanın ne olduğunu anlatıyoruz, çünkü artık bu aletler günlük hayatta kalmadı. Eskiden harmanı düvenle döverken, şimdi o aletleri sadece müzelerde görebiliyorlar. Buraya bu kültürü çocukluğunda yaşamış yaşlılarımız ve gurbetçilerimiz de geliyor. Onlar için burası bir anı yolculuğu oluyor. Birçokları gözleri dolarak, efkârlanarak ama aynı zamanda büyük bir haz duyarak buradan ayrılıyor. Bu çabamızda yalnız değiliz. Fethiye'de, Enver Yalçın kardeşimizin kurduğu Kargı Yörük Müzesi ve Ramazan Kıvrak'ın müzesi gibi çok değerli yerler de var. Bizler, Fethiye'deki bu üç Yörük Köy Müzesi ile birlikte Yörük Türkmen kültürünü en iyi şekilde yaşatmak için gayret gösteriyoruz.” İfadelerinde bulundu.