Bodrum’da Acil Servis Hekimi Acil Tıp Uzmanı Dr. Caner İşkorur, yazın sıcak havanın sebep olduğu en ciddi sağlık sorunlarının başında “sıcak çarpması” geldiğini vurgulayarak bol su içilmesini ve 11.00 ila 16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamasını tavsiye etti.
Son yıllarda küresel ısınmanın da etkisiyle daha yüksek sıcaklıklara maruz kalmanın sağlık üzerindeki etkisine değinen Acil Servis Sorumlu Hekimi Acil Tıp Uzmanı Dr. Caner İşkorur, metabolizmayı korumak için alınabilecek önlemleri anlattı.
Dr. İşkorur öncelikle yaşlılarda, çocuklarda, hipertansiyon ve kalp hastalarında, ilaç kullanan (özellikle beta bloker, kalsiyum kanal blokeri, antikolinerjik ajanlar, depresyon ilaçları, alerji ilaçları, idrar söktürücü ilaçlar) hastalarda, sadece ev içi işler ile uğraşan aktif düzenli spor yapmayan yani sedanter yaşam süren ancak tatilde fazla efor sergileyen bireylerin sıcak havadan daha fazla etkilendiğini ifade etti. Bu grupta bulunan hastaların çok daha dikkatli olması gerektiğinin altını çizen Dr. İşkorur organ nakil ve onkoloji hastaları gibi kronik komplike hastalıkları olan bireylerin vücut su dengelerinin çok hızlı bozulabildiğini o nedenle risk grubu sayılan hastaların yaz sıcağına karşı daha dikkatli olmaları gerektiğini anımsattı.
Sıcağın metabolizma üzerindeki etkilerinden korunmanın mümkün olduğunu belirten Dr. İşkorur “Günlük yaşamda yeterli oranda su tüketmeye (en az 1.5- 2 litre) dikkat edilmelidir, bireyler sıvı alımı için istekli olmalıdır. Alınan sıvıların 10-15 derece arası olması en idealidir ve esas sıvının emildiği yer olan ince bağırsaklara geçişi hızlanır. Bol temiz kıyafetler giymeye, güneş ışınlarının çok daha fazla zarar verebildiği 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkmamaya özen göstermeliyiz” diye konuştu.
“Sıcak havanın hafif ve ağır etkileri var”
Halk arasında “sıcak çarpması” olarak bilinen durumun tanım ve isim itibarı ile aslında tıbbi olarak sıcak ile ilişkili hastalıkların en ağır şekli olduğuna dikkat çeken Dr. İşkorur “Halk arasında genelde en ağır şekli kastedilmemektedir. Bu tanımları tam anlamak ve ne önlemler alabiliriz sizler için özetlemek isterim. Biz sıcak ile ilişikli yaşanılan tıbbi problemleri iki grupta inceleyebiliriz. Hafif hastalık grubunda isilik (miliaria rubra), sıcak krampları, sıcak ödemi, ısı senkopu (bayılması) bulunmaktadır. Ağır hastalık grubunda ise sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması dediğimiz durumlar yer almaktadır” dedi. Çoğu kişinin çocukluk döneminde karşı karşıya geldiği milier döküntü yani isilikten korunmak için temiz ve sıkmayan giysiler giymek ve sürekli terleme oluşturacak durumlardan kaçınmak gerektiğini sözlerine ekledi.
“Ayaklarda şişlik ve ödem görülebilir”
Genellikle aşırı efor sonrası dinlenme halinde iken oluşan sıcak kramplarından bahseden Dr. İşkorur, efor sonrasında kişinin, tuz oranı düşük sıvılardan fazla tükettiğinde ortaya çıktığını dile getirdi. Sıcak kramplarında ticari olarak bulunabilen aromalı elektrolit çözeltilerin tüketilebileceğini, daha ciddi kramplar yaşayan hastalarda ise damar içi serum fizyolojik desteği gerekebileceğini belirtti.
Dr. İşkorur sıcak ödeminde ise hava sıcaklığının stresi ile karşılaşan yaşlı bireyler ile iklime alışamayan bireylerin ayak bileği ve ayaklarında şişlik ve ödem görüldüğünü; bu ödemin genellikle ayak bileğinde sınırlı kalıp bacağa ilerlemediğini söyledi. Bu ödemde ayırıcı tanı gerekebileceğine işaret eden Dr. İşkorur “Kalp yetmezliği, lenfödem veya damarda pıhtı oluşması gibi durumların ayrımının yapılması için mutlaka doktora başvurulması gerekir. Sıcak ödeminde farmakolojik tedavi uygun değildir ve idrar söktürücü tedavi ise genellikle etkili olmaz. Bacağın yükseltilmesi kalçaya kadar olan destek çoraplarının kullanılması genellikle yeterlidir ve çoğu bireyde iklime alıştığında 2-3 gün içerisinde kendiliğinden kaybolur” dedi.
“Sıcak çarpmasında mutlaka sağlık kuruluşuna başvurun”
Sıcak ile cilt damarlarında genişlemeyle, uzun süre ayakta kalarak kanın bacaklarda göllenmesi ve beyin kanlanması çok azaldığında ısı senkopu yani bayılmanın gerçekleştiğini anlatan Dr. İşkorur yaşlı ve ek hastalığı olan bireylerin bu hastalığa daha yatkın olduğunu ifade etti. Bu durumu yaşamamak için uzun süre ayakta hareketsiz beklememek, bacak kaslarını esnetmek, baş dönmesi, göz kararması gibi işaretlerle bayılma hissi geliyorsa oturur veya yatar pozisyona geçmek gerektiğini vurguladı.
Ağır hastalık kapsamında olan sıcak bitkinliğinden de bahseden Dr. İşkorur şunları söyledi: “Belirsiz halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk, ayağa kalkınca tansiyonda düşme, çarpıntı görülebilir. Genellikle zihinsel işlevler korunmuştur. Sıcak bitkinliği düşünülen durumlarda mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Sıcak bitkinliği yönetiminde; dinlenme, serin ortam, sıvı replasmanı ve kan tetkikleri yer almaktadır. Sıcak çarpması tanısında ise vücut ısısı genellikle 40.5 derece üzerindedir. Koma, nöbet deliryum görülebilir. Cilt sıcaktır ve terleme devam edebilir. Karaciğer değerleri genellikle yüksektir. Sıcak çarpması özelliklerinden anlaşılacağı gibi sıcak ile ilişkili hastalıkların en ağır formudur ve agresif tedavi ve takip izlem gerektirir. Yaşlılar ve ilaç kullanan hastalar genellikle risk altındadır”