ÇANAKKALE’DE YAŞANMIŞ BİR HİKAYE...

“Gelibolu’da Kocadere köyüne büyük bir sargı yeri, yani seyyar hastane kuruluyor.

Bosna’dan, Halep’ten, Sivas’tan, Konya’dan, Üsküp’ten velhasıl Osmanlı coğrafyasının her köşesinden cepheye gelmiş yiğitlerimizden yaralı olanlar burada tedavi ediliyor.

Yaralıların içinde yarası çok ağır olan bir yiğit var, adı Halil. Lâpseki’nin Beybaş köyünden. Yarası o kadar ağır ki Halil’in, nefes almakta zorlanıyor. O haliyle komutanına yaslanarak şu son sözlerini söylüyor:

“Komutanım ölme ihtimalim çok fazla. Size bir pusula bıraktım.

O pusulada arkadaşıma yazdığım önemli bir not var.

Lütfen ona ulaştırın. Ben, köylüm Lâpsekili İbrahim Onbaşı’dan bir Mecidiye borç para almıştım. Onunla görüşme fırsatım olmadı. Yaram çok ağır, ölürsem söyleyin bana hakkını helal etsin.”

Komutanı her tarafı kan revan içinde olan Halil’in başını okşayarak: “Sen meraklanma evladım, isteğin yerine getirilecektir.” der. Bu konuşmadan biraz sonra Lâpsekili Halil, komutanının kolları arasında şehadet şerbetini içer.

Bu arada sargı yerine sürekli hücum hattından yaralılar geliyor. Gelenlerin çoğu yaraları çok ağır olduğu için sargı yerine varamadan yolda şehit düşmektedir.

Şehitlerin üzerlerinden çıkan eşyalar, asker künyeleri komutanlarına teslim ediliyor haliyle.

Halil’in acısıyla gözyaşı döken komutanın eline bir künye ve bir pusula veriyorlar.

Künye ve pusula Beybaş Köyünden Halil’in arkadaşı İbrahim’e ait. Komutan pusulayı açıp gözyaşları içerisinde hıçkıra hıçkıra ağlayarak okuyor. Ve pusulada şu not yazmaktadır:

“Ben Beybaş köyünden Halil’e bir Mecidiye borç vermiştim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra hücuma kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin, ben ona hakkımı helal ettim”...

•••••••••••••••••••••

Demek ki; Çanakkale’yi geçilmez yapan bu yiğitlerlermiş.

Ruhları şâd olsun.

Ahlakı güzel olanın bileği de güçlü olur Vesselam..

GÜNÜN DUASI

Yârabbi!..

Sana Hamdü Senâlar olsun. Şükürler

Olsun Allahım...

Habibine, Ehli Beytine, Dâvâ arkadaşlarına, Mü’min-Mü’minâta sayısız Salât ü Selâm olsun.

İki cihanın efendisi,

İnsanların ve Cin’nin Rasülü,

Bir serçenin yuvasının bozulmaması için ordunun yolunu değiştiren Rahmet sultanı,

Yol göstericimiz,

Halâskârımız,

Efendimiz Muhammed Mustafa {Sallâlahü Aleyhi Ve Sellem) in fem-i Sâdıkasından sudûr eden yakarışları!...

##############

“Allahım!

“Bize şefkatli ve merhametli ol.

Ey yalvarılanların en iyisi ve verenlerin en cömerdi Allah'ım!..."

"Yâ ilâhî!

Kim sana karşı nefsini medh ü senâ ederse etsin biz bir kuluz.

Sana karşı nefsimizi hor görür, onu kınarız.

Yârab!

Günahlar bizim dilimizi konuşmaz kılmıştır. Rahmetine varmamız için bize vesile olan bir amelimiz de yoktur. Rahmetini ummaktan başka şefaatçimiz de mevcut değildir."

"Yâ ilâhî!

Muhakkak biliyoruz ki, günahlarımız senin nezdinde bize güvenilir bir mertebe bırakmamıştır.

Özür dilemeye yüzümüz de kalmamıştır.

Fakat sen keremde bulunanların en kerîmisin..."

"Yâ ilâhi!

Eğer biz rahmetine müstahak değilsek, senin rahmetin de bize ulaşmaya lâyık değil midir?

Senin rahmetin her şeyi içine alır genişliktedir.

Biz de o her şeyin içinde olan bir zerreyiz.

Ne olur, rahmetin bizi de kuşatsın Allahım”!...

######################

Habibin hürmetine bağışla Allahım.

İlk Teravihi idrak etmenin sevincini yaşıyoruz.

Aynı neş’e ile Bayram’a kavuşabilmeyi lütfeyle Allahım…

Bu Ramazan bizim son orucumuz olmasın Allahım…

Hayırlı uğurlu olsun.

Hepinize selam olsun

Allaha emanet olasınız

Amin Amin Elfe Elfin Amin…