TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR

Maalesef bu hafta da oynadığımız maçtan istediğimiz puanı alamadık. Cumartesi günü deplasmanda oynadığımız Kastamonu maçından üzülerek eli boş döndük. En azından 1 puan almayı ümit ederken, hesapladığımız gibi dönemedik maçtan. Hafta içi sakatları ve takımın mevcut kadrosunu iyi hazırlamaya çalışan Teknik ekip elindeki oyuncu grubuyla ancak bunu yapabiliyor. Haftalardır bu takımın takviye ye ihtiyacı olduğunu ve ilerleyen haftalarda bazı şeylerin düzeltilemeyeceğini defalarca hatırlattık. Artık bazı konularda radikal kararlar almak çok önemli ve elzem duruma geldi. Biliyoruz ekonomik koşullarımız çok da iyi durumda değil. Ancak şu da unutulmasın ki eğer ki bu takım düşerse (Kimse bunun olmasını istemez) işte o zaman dönüşü olmayan bir yola girmiş oluruz. Çünkü görünen o ki rakiplerin bir çoğu güçlendi ve kadro genişliklerini iyi duruma getirdiler. Acil bir eylemle ne yapılıp edilip bir hal çaresine bakmak zorunluluğu doğdu demek yanlış olmaz.

Takımımız bu maçta da maalesef bilindiği gibi yine defansın bireysel hataları ve konsantrasyon kaybının kurbanı oldu diyebiliriz. Yine adam, alan ve zaman kavramının kurbanı olduğumuz bir maç oynadık. Maalesef istediğimiz sonuca yaklaşacağımız dakikaları doğru değerlendiremiyoruz. Kastamonu çok mu iyi oynadı derseniz de bence hayır. Mahkum oynadığımız bir maç olmadı. Ancak bireysel yeterlilik bu maçlarda her zaman ön plana çıkar. Bazı oyuncuların son vuruş yeteneği iyi olsa şu an da başka şeyler konuşuyor olabilirdik. Diğer taraftan da oyuncularımızın kart görmemek için ikili müdahalelerde biraz daha çekimser olduğunu anlayabiliyorum. Ancak korkunun ecele faydası yok. Bazı pozisyonlarda yapılması gereken temas yapılmalıdır. Çünkü dönüşü rakibe skor olarak yazıyor her zaman bizim şansımıza. Artı şu pas hatalarını ne zaman minimize edersek o zaman daha başarılı oluruz diye düşünüyorum. Ne zaman kilit bir top kullanmak istesek doğru top atamadığımız gibi rakibe kontra imkanı da tanıyoruz. Görülen o ki Teknik ekibin daha çok başı ağrıyacak bunlar düzelene kadar.

Kastamonu deplasmanında oynanan oyun çok mu kötüydü. Genele bakılacak olursak ortada gibi görünse de ev sahibi takımın ilkim ve saha avantajını kullandığını söylersek yalan olmaz. Zeminin kaygan ve havanın soğuğu bizi biraz etkiledi diyebiliriz. Ama şu da bir gerçek profesyonel oyuncuların bu gibi hava ve saha şartlarına her zaman hazır olmaları lazım. Hangi şart ve koşulda olursanız olun mazeret lüksümüz asla olmamalı. O yüzden maçtan sonra söylenen hiçbir mazeretin şu durum ve konumda bir tutar yeri olamaz olmamalı. Bundan sonra ki sürece gelinecek olursak da artık puan kayıplarının bizi fazlasıyla zorlayacağı düşünülmeli. Zaten daha önce de söylediğimiz gibi ligin 2.yarısının zor ve sıkıntılı geçeceğini söylemiştik. Bu süreçte takımımız oyuncularının çok fazla mücadele ve özverili olmaları şart. Herkesin bulunduğumuz bu durumu bir an önce lehimize çevirmek için extra çalışma ve mesai harcaması kaçınılmaz oldu. Yönetiminden Teknik ekibe, Futbolcu kardeşlerimizden biz değerli taraftarlarımıza kadar üzerimize düşünleri yapmak zorunluluğumuz var. Hep birlikte bu mevcut durumu düzeltmek için taşın altına elimizi sokmalıyız. Biliyorum seçimler yaklaşıyor ve kısa bir süreç kaldı. Madem bu şehir bazı şeyleri hak ediyorsa siyasilerin ve seçilmiş adayların Fethiyespor’un üst kimlik olduğunu unutmamalarını hatırlatmak isterim. Sadece seçim çalışmalarında takımın ismini kullanmayalım saygı değer adaylar. Boşuna denmiyor iyi günde ve kötü günde hep birlikte başarmak diye. İşte tam zamanı ve yeri diye düşünüyorum. Eğer camianın gönlünü de almak istiyorsanız alın size güzel ve anlamlı bir fırsat. Umarım bu çağrımızı dikkate alır vakit geçmeden harekete geçersiniz.

Saygılarımla…